Naim Dilmener
Çocuk deyip geçtik, hafife aldık
naimdilmener@gmail.com 80’li yıllar bitmek üzereyken yayınlanan ''Sevgiliye'' albümü, ilk çıktığı sıralarda, ''Bu da ne böyle?'' dedirtti kimi çevrelere; aslında çoğu kişiye.
Haksız da sayılmazlardı bu kişi ve çevreler. Fono Müzik’in yayınladığı albüm Aşkın Nur Yengi adlı genç bir şarkıcıya aitti. Sezen Aksu’nun vokalistiydi bu genç şarkıcı ve yeni bir isimdi; yani çok az sayıda insan tarafından tanınmaktaydı. Ama riskin büyüğü bu değildi; riskin büyüğü, albümün arabesk-taverna-fantezi üçgeni içinde salınmıyor oluşuydu. Aksine; albüm, artık herkesin tarihe gömüldüğü konusunda hemfikir olduğu ''pop'' kategorisindeydi. Yani Fono-Aksu ve Yengi, el ele vermiş, kimsenin ''amin'' demeyeceği bir duaya niyetlenmişlerdi; yağmur duası benzeri bir duaya, pop duasına.
Ve herkes ama herkes yanıldı, onlar yani albümün ekibi haklı çıktı.
Fono haklı çıktı, Sezen Aksu haklı çıktı.
Ama asıl alkışlar Aşkın Nur Yengi’nindi. Onun sayesinde, kurumuş bir alan yeşermişti yeniden. Ve onun başarısı bir ''başlangıç'' oldu; albümü de bir işaret fişeği.
''Gelecek zaman!'' doğru okunmuştu çünkü; kimselerin okuyamadığı kadar cesur da. ''Çağ değişiyor; o zaman müzik de değişecek'' diye düşünmüştü albümün ekibi.
Biz yapamaz sandık
Haklıymışlar.
O zamanlar değil ama şimdi, geriye dönüp baktığımızda, haklı olduklarını çok net görebiliyoruz. Üzerinden zaman geçti o albümün-o günlerin ve pop müziğin yeniden baş tacı edilmiş olduğu artık hepimizin malumu. Bunun böyle olmasına sebep de, Aşkın Nur Yengi; bunu da biliyoruz, çok net, çok açık bir biçimde biliyoruz.
Yengi’nin son albümü ''Aşk’ın Şarkıları''nın gözler önüne serdiği birinci husus, Yengi’nin çok uzun sayılmayacak bir süre içinde, ne kadar çok hit şarkıya imza atmış olduğu. Ama bundan da önemlisi, Yengi’nin geçen yıllar ile birlikte, çok yetkin bir yorumcu mertebesine çıktığının altını çiziyor olması.
Artık şarkı söyleyebilen, gerçekten söyleyebilen çok az şarkıcımız var. Şarkıcılarımızın büyük bir kısmı, bir ‘stüdyo mamulü’ artık. Onlarca cümle, yüzlerce sözcük ayıklanarak-kesilerek-birleştirilerek imal ediliyor şarkılar.
Aşkın Nur Yengi, şarkıcının şarkı söyleyebildiği, bunu yapamazsa kimse tarafından ciddiye alınmadığı günlerin son halkalarından biri.
Kendisinden önceki kuşaklara ait çok sayıda yorumcuyu dahi aşmış geçmiş, eşsiz bir halka.
Ayrılmayız, sarılırız kadehlere
Artık kült bir statü edinmiş ''Ayrılmam''dan, yaralı kalplerin çığlığı ''Serserim Benim''e; Haris Alexiou’nun eşsiz ''ToraÖ''sının Türkçe versiyonu ''Susma''dan, Yunanlıların harika çocuğu Kaldaras’ın ''Sıramı Bekliyorum''una (ki, bu şarkının Ay-Feri versiyonu ''Bekleme Boşuna'' da olağanüstüdür) kadar bütün şarkılar, bu ''eşsiz halka''nın, popüler müziğimizin temel unsurlarından biri haline gelmiş olduğunu da gösteriyor.
Yalnızca Aşkın Nur Yengi’nin değil, pop müziğimizin de iyi şarkılarından bir demet var bu albümde. Tam da albümün adı gibi işte, ''Aşk’ın Şarkıları'', yani Aşkın’ın en iyi şarkıları.
Emre Plak’ın çelebi yöneticisi Hüseyin Emre’nin, son Ayten Alpman albümünün (''Bir Başkadır...'') arkasındaki iki önemli isim olan Sadun Ersönmez (düzenleme) ve Hakan Eren (süpervizör) ile el ele vererek yarattığı ''Aşk’ın Şarkıları'', yıllar yılı dönüp duracak mükemmel bir albüm. Ve dinleyenler, belki bir beş on sene sonra şöyle diyor da olacaklar: ''Böyle yorumcular da varmış o zamanlar; bir şarkıyı başından sonuna doğru bir biçimde söyleyebiliyorlarmış; detone olmadan, yerlerde sürünmeden...''
Bugünkü genç kuşak şarkıcılarının, ''Yarabbi şükür'' çıtasını getirip bıraktıkları nokta, böyle bir nokta işte: Şarkıcılarımız artık başka sularda kulaç atıyor olduğundan, şarkı söyleyebilenleri alkışlamamız gerekiyor.
Alkış için, bu bile yetiyor artık.
YEŞİL IŞIK
Başta ''Aşk’ın Şarkıları'' olmak üzere, Aşkın Nur Yengi’nin hemen hemen her şeyi.
Başta ''Ayrılığın El Kitabı'' olmak üzeere Betül Demir’in her şeyi ''Üç Zeynep''in (Casalini, Dizdar ve Önkaya) her ama her şeyi Başta ''Çile Bülbülüm Çile'' olmak üzere, Burcu Güneş’in çoğu şarkısı.
KIRMIZI IŞIK
''Aşk’ın Şarkıları'' çok rahat bir biçimde bir double olbüm olabilirdi. Bu albüme girememiş (başta ''Seni Aldattım'', ''Hadi Git'', ''Nazlanma'', ''Yabani'', ''Ay İnanmıyorum'' başta olmak üzere) çok sayıda başka hit(s), ne yazık ki bu albümde kendisine yer bulamamış.
GÖKKUŞAĞI
Keşke bu albüme (sınırlı sayıda da olsa) bir özel baskı yapılsa ve ikinci albüme, ''remake'' edilen şarkıların orijinal versiyonları konsa. Hatta, daha daha sınırlı bir baskıda üç disk bulunsa ve üçüncüye, kenarda-köşede-hard disklerde kalmış deneme ya da test kayıtları konsa. Keşke olsa.